Evliliğin İptali

Bir evliliğin son bulmasının tek yolu mutlaka boşanma davası açılması değildir. Eğer Türk Medeni Kanunu'nun “Batıl Olan Evlenmeler” başlıklı bölümünde belirtilen şartlar var ise bir evlilik boşanma davası yolu ile değil evliliğin iptali yoluyla da sonlandırılabilir. Hatta bazı durumlarda boşanma davası değil evliliğin iptali yoluna gidilmesi zorunludur.

Türk Medeni Kanunu'nda evliliğin iptali şartları Mutlak ve Nisbi şartlar olarak iki ayrı bölümde düzenlenmiştir. Buradaki ayrım temelinde iptali gerektiren durumun ağırlığına göre yapılmıştır ve evliliğin iptalini gerektiren mutlak iptal nedenlerinin varlığı durumunda Cumhuriyet Savcısı dahi bile mahkemeden evliliğin iptalini isteyebilmektedir. Evliliğin Nisbi iptal şartları dahilinde iptalini ise Cumhuriyet Savcısı isteyememektedir. Bu durumda evliliğin iptali ancak ilgilisince mahkemeden dava yolu ile talep edilebilmektedir.

Evliliğin Mutlak İptali Nedenleri aşağıdaki şekildedir.

1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,

2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden (yani evlilik yaptığını anlayabilme gücünden) yoksun bulunması,

3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,

4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın (yani kardeşler, amca dayı hala ve teyze ile yeğenler gibi) yakın akrabalık bağının bulunması.

Eğer bir evlilikte yukarıda belirttiğimiz gibi evliğin iptalini gerektiren mutlak iptal sebep veya sebepleri var ise bu durumda Cumhuriyet Savcısı kendiliğinden bu evliliğin iptali için ilgili Aile Mahkemesinde evliliğin iptali için dava başlatabilir. Aynı şekilde evliliğin iptalini isteyen taraf ta bu davayı açabilir.

Evliliğin Nisbi İptali Nedenleri

Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk

Yanılma

Aldatma

Korkutma

Evliliğin Nisbi iptali davası açılabilmesi için şartlardan ilki olan ayırt etme gücünden geçici yoksunluk haline nikah sırasında aşırı alkol veya uyuşturucu etkisi altında olma veya o sırada geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle bilincini olması gerektiği gibi kullanamama hali örnek verilebilir.

Yanılma durumu için kişinin evlendiği kişide yanılma yani evlenmeyi istemediği ve düşünmediği kişi ile evlenmiş olma durumu örnek verilebilir, bunun dışında evlendiği kişinin bir vasfında da yanılma durumu olabilir buna da eşin sara hastası olması veya sürekli ağız kokusu rahatsızlığı bulunması durumu örnek verilebilir. Yalnız burada önemli olan husus bir vasıfta yanılmanın tek başına yeterli olmamasıdır. Yanılan vasfın davayı açan kişi için bu evliliği sürdürmesi ve eşi ile birlikte yaşaması onun hayatını çekilmez bir duruma sokacak düzeyde ve önemde olması ve ayrıca bu durum da ispatlanması gerekmektedir.

Aldatma durumu için ise davalı eşin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya eş veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından davacı eşin aldatılması durumu örnek verilebilir. Bundan başka davacı eşin veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan ve davalı eşte bulunan bir hastalığın (AIDS, Frengi veya Corona Virüsü gibi) davacıdan gizlenmesi durumu da aldatma kapsamına girmektedir.

Son olarak davacı eşin veya yakınlarından bir veya birkaç kişinin hayatı, sağlığı, namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutulması ve evliliğin bu korku altında gerçekleşmiş olması durumu da yani evliliğin korku altında yapılması durumu da evliliğin nisbi iptal şartlarındadır.

Evliliğin mutlak iptali gereken durumlarda dava açma bir süreye tabi değildir ve gerek Cumhuriyet Savcısınca gerek ilgili tarafça her zaman açılabilir. Evliliğin Nisbi iptali durumuna ise kanun davanın açılması için yasal bir hak düşürücü süre getirmiştir. Buna göre evliliğin nisbi iptal şartları dahilinde iptali için davanın iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay içinde veya herhâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmesi ile açılması gerekmektedir.

Bir evliliğin sonlandırılmasının evliliğin iptali yolu ile mi yoksa boşanma davası açılması yoluyla mı gerçekleştirileceğinin belirlenmesi önemlidir. Eğer bir evliliği sonlandırmak için boşanma davası açılması gerekli iken evliliğin iptali davası açılır ise bu durumda kanunda belirtilen şartlar yerine gelmediğinden hem evliliğin iptali gerçekleşmeyecek hem de sonrasında boşanma davası yoluna gidilmek zorunda kalınacağından evliliğin sonlanması süreci yıllarca süren sancılı ve yıpratıcı bir hale dönecektir. Antalya Boşanma Avukatı olarak bu konuda değerlendirmenin doğru yapılmasının önemini belirtmek isteriz. Yeni gerçekleşmiş bir evlilik sonrasında evlenilen kişinin bazı psikolojik sorunlarının varlığından bahsederek ve bunun kendisinden gizlendiğini ve bu şekilde aldatıldığını düşünerek boşanma davası açmak yerine evliliğin iptali yoluna gidilirse ciddi bir hukuki hata yapılmış olur.

Psikolojik rahatsızlıklar şiddetine göre geniş bir tabloda değerlendirilir. Her psikolojik rahatsızlık kişinin akli yeteneklerini kullanmasına engel olmadığı gibi eşin veya altsoyunun sağlığı için de ağır bir tehlike oluşturmamaktadır. Bu nedenle evlilik sırasında yaşanan her yanılma veya her aldatılma bir evliliğin iptali gerekçesi değildir. Böyle durumlarda yine Türk Medeni Kanunu'nun Boşanma ile ilgili bölümünde belirtilen şartlar dahilinde Boşanma Davası açılması gerekecektir.